Yûsuf Suresi 18. Ayet Meali
وَجَآءُو عَلَىٰ قَمِيصِهِۦ بِدَمٍ كَذِبٍ ۚ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنفُسُكُمْ أَمْرًا ۖ فَصَبْرٌ جَمِيلٌ ۖ وَٱللَّهُ ٱلْمُسْتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ
Ve câû alâ kamîsıhî bi demin kezib(kezibin), kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(emren), fe sabrun cemîl(cemîlun), vallâhul musteânu alâ mâ tesıfûn(tesıfûne).
Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakub dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.”
Türkçesi
Kökü
Arapçası
- ve getirdiler
- ج ي ا
- وَجَاءُوا
- üzeri
- عَلَىٰ
- gömleğinin
- ق م ص
- قَمِيصِهِ
- kanlı
- د م و
- بِدَمٍ
- yalandan
- ك ذ ب
- كَذِبٍ
- dedi ki
- ق و ل
- قَالَ
- herhalde
- بَلْ
- aldattıp sürüklemiş
- س و ل
- سَوَّلَتْ
- sizi
- لَكُمْ
- nefisleriniz
- ن ف س
- أَنْفُسُكُمْ
- bir işe
- ا م ر
- أَمْرًا
- artık (tek çarem) sabretmektir
- ص ب ر
- فَصَبْرٌ
- güzelce
- ج م ل
- جَمِيلٌ
- ancak Allan’tan
- وَاللَّهُ
- yardım istenir
- ع و ن
- الْمُسْتَعَانُ
- kaşı
- عَلَىٰ
- مَا
- dediğinize
- و ص ف
- تَصِفُونَ
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111