Enbiyâ Suresi 44. Ayet Meali
بَلْ مَتَّعْنَا هَٰٓؤُلَآءِ وَءَابَآءَهُمْ حَتَّىٰ طَالَ عَلَيْهِمُ ٱلْعُمُرُ ۗ أَفَلَا يَرَوْنَ أَنَّا نَأْتِى ٱلْأَرْضَ نَنقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَآ ۚ أَفَهُمُ ٱلْغَٰلِبُونَ
Bel metta’nâ hâulâi ve âbâehum hattâ tâle aleyhimul umur(umuru), e fe lâ yerevne ennâ ne’til arda nenkusuhâ min etrâfihâ, e fehumul gâlibûn(gâlibûne).
Evet, biz onları da atalarını da, faydalandırdık. Öyle ki uzun süre yaşadılar. Ama, artık görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü çevresinden eksiltiyoruz? O hâlde, onlar mı galip gelecekler?
Türkçesi
Kökü
Arapçası
- bilakis
- بَلْ
- biz yaşattık
- م ت ع
- مَتَّعْنَا
- onları
- هَٰؤُلَاءِ
- ve atalarını
- ا ب و
- وَابَاءَهُمْ
- nihayet
- حَتَّىٰ
- uzun geldi
- ط و ل
- طَالَ
- kendilerine
- عَلَيْهِمُ
- ömür
- ع م ر
- الْعُمُرُ
- أَفَلَا
- görmüyorlar mı?
- ر ا ي
- يَرَوْنَ
- bizim
- أَنَّا
- gelip
- ا ت ي
- نَأْتِي
- yerlerini (topraklarını)
- ا ر ض
- الْأَرْضَ
- eksilttiğimizi
- ن ق ص
- نَنْقُصُهَا
- مِنْ
- uçlarından
- ط ر ف
- أَطْرَافِهَا
- onlar mı?
- أَفَهُمُ
- üstün gelen
- غ ل ب
- الْغَالِبُونَ
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112