Enbiyâ Suresi 3. Ayet Meali
لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ ۗ وَأَسَرُّوا۟ ٱلنَّجْوَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ هَلْ هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ ۖ أَفَتَأْتُونَ ٱلسِّحْرَ وَأَنتُمْ تُبْصِرُونَ
Lâhiyeten kulûbuhum ve eserrûn necvellezîne zalemû hel hâzâ illâ beşerun mislukum, e fe te’tûnes sihre ve entum tubsırûn(tubsırûne).
(2-3) Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular: “Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?”
Türkçesi
Kökü
Arapçası
- eğlencededir
- ل ه و
- لَاهِيَةً
- kalbleri
- ق ل ب
- قُلُوبُهُمْ
- ve gizlediler
- س ر ر
- وَأَسَرُّوا
- aralarındaki konuşmayı
- ن ج و
- النَّجْوَى
- kimseler
- الَّذِينَ
- zulmeden(ler)
- ظ ل م
- ظَلَمُوا
- değil mi?
- هَلْ
- bu
- هَٰذَا
- ancak
- إِلَّا
- bir insandır
- ب ش ر
- بَشَرٌ
- sizin gibi
- م ث ل
- مِثْلُكُمْ
- şimdi siz kapılacak mısınız?
- ا ت ي
- أَفَتَأْتُونَ
- büyüye
- س ح ر
- السِّحْرَ
- siz
- وَأَنْتُمْ
- görüyorken
- ب ص ر
- تُبْصِرُونَ
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112