وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ
Ve lâ tutı’ kulle hallâfin mehîn(mehînin).
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
- yemin edip duran
- ح ل ف
- حَلَّافٍ
Diyanet İşleri Başkanlığı:
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Diyanet Vakfı:
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş):
Tanıma şunların hiç birini; çok yemin eden o aşağılık,
Elmalılı Hamdi Yazır:
Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık,
Ali Fikri Yavuz:
Bir de tanıma (haklı haksız) her çok yemin edeni, değersizi;
Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal):
Ve tanıma şunların hiç birini: çok yemin edici, değersiz
Fizilal-il Kuran:
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran aşağılık.
Hasan Basri Çantay:
(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men´eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)!
İbni Kesir:
Sen; yemin edip duran, izzet-i nefsi bulunmayana uyma.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana. Daima kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men´e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana.
Tefhim-ul Kuran:
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,