Bu yazımda sizi İbrahim ile tanıştıracağım. İbrahim bundan üç yıl önce üniversite sınavlarına hazırlanan bir öğrencimizdi. Onunla tanıştığım ilk zamanlarda günahı sevabı az bilen bir öğrenciydi.
Özünde iyi biriydi ancak ilgilenilmemişti. İçindeki cevher hamdı. Babası Güneydoğuda şehit olmuş bir askerdi. Ardından annesi yeni bir evlilik yapmıştı. Bu evlilikten bir üvey kardeşe sahip olmuştu. O sıralarda İbrahim dersle ilgisi olmayan, derslerime de pek devam etmeyen bir öğrenciydi. Bir gün bana gelip;
- "Hocam sizden ders almak istiyorum" dedi.
Açıkçası ben İbrahim'in pekte ders çalışmayı başaramayacağını, belki biraz vicdanını rahatlatmaya çalıştığını düşünmeye başladım.
İbrahim'in amacı LYS barajını geçmekti. O kadarı ona yetiyordu. Bir öğretmen arkadaşımla İbrahim'e ders vermeye başladık. Başlangıçta barajı geçip geçemeyeceğinden şüpheliydik. Sonra ders ilerledikçe daha yakından arkadaşlık kurmaya başladık.
Her ergen gibi sorunlara sahipti İbrahim. Bir de üstüne babasız büyümek bu sorunları bir hayli artırmıştı. Yaşadığı evin her köşesini bir Sibirya Kurdu ile paylaşıyordu. Sevgisini ona hasrediyordu. Annesi ile konuşurken sanki kız kardeşi ile konuşur gibi konuşuyordu. Bir anneye gösterilmesi gereken saygıyı gösteremiyordu.
Yaşadığı sorunlardan kaynaklanan bir dikkat eksikliği oluşmuştu. Dikkatini uyanık tutmada bir hayli zorlanıyorduk. Sınav gününe kadar bu şekilde çalıştık. İbrahim sınava girdi ve barajı geçti. Kıbrıs'ta paralı bir bölüm yazıp okumaya gitti.
Bazen yolda annesine rastlayıp ondan haber alıyordum. Okulu bırakacağını belirten mesajlar geliyordu. Zaten zar zor kazanmıştı. Okulu bırakmasını pekte istemiyordum.
Aradan üç yıl geçti. Bir gün bir öğretmen arkadaşım,
- "Bir öğrenci var babası şehit, ders almak istiyor. Uygun bir şekilde yardımcı olur musun?" dedi.
Ben de;
- "Neden olmasın." Dedim.
Konuşmaya başladık. Bir de baktık ki, bu öğrenci bizim İbrahim'den başkası değil. üniversiteyi bırakmış yeniden hazırlanacakmış. Telefonlaşıp buluştuk İbrahim'le. Konuştukça anladım ki bu İbrahim benim üniversiteye yolladığım İbrahim değil. çok değişmiş, hiç ummadığım kadar olgunlaşmış. Dedi ki bana;
- "Biliyor musunuz hocam, namaza başladım. Bu müthiş bir manevi güç".
Dünyalar benim oldu. Bana hukuk kazandım dese bu kadar mutlu olamazdım. Şöyle bir daha baktım İbrahim'e "Namaz kötülükten alıkoyar" ayetinin yaşayan tablosu gibiydi.
Dikkat eksikliği kaybolmuştu. Ne istediğini biliyordu, daha kararlıydı. Saygınlık kazanmıştı, namaz kılan ve kalbi Allah ve Peygamber sevgisi ile dolu bir gençti.
O kadar mutlu oldum ki bu değişimden herkes bilsin ve duysun istedim. Sosyal çevrenin her türlü ayartıcılığına rağmen bu gençler hayırlı değişimlere imza atıyorlar.
Hani Hz. İbrahim: "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duamı kabul et!" demişti.
Bu günün azımsanamayacak sayıda gençleri, bin yılların ötesinden İbrahimce çağrıya İbrahimleşerek cevap veriyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor.
Yarabbi İbrahimleştir kalplerimizi, doğrularımızı artır yanlışlarımızı azalt. Namazla düzelt bizi.
14 Mart 2012 Gaziantep