Abdestte, yüzü, dirseklerle birlikte kolları yıkamak, başı mesh etmek ve ayakları topuklarla birlikte yıkamak farzdır. Yıkanması gereken organların, kuru yer kalmayacak şekilde yıkanması ve başın dörtte birinin mesh edilmesi durumunda abdest geçerlidir. Zaruret olmadan bu organlardan az da olsa bir miktarı kuru kalırsa abdest sahih/geçerli olmaz. Peygamberimiz, (s.a.s.) abdest alırken ayaklarını yıkayıp ökçelerine su ulaşmayan birisini gördüğünde: “Vay bu ökçelerin ateşten haline” (Buhari, Vudu 27, 29; Müslim, Tahare 25, 26, 28) diyerek uyarıda bulunmuştur. Yine Peygamberimiz (s.a.s.); abdest alıp da ayağında tırnak kadar bir yer kuru kalan birisi yanına geldiğinde ona: “Dön de abdestini güzelce al” buyurmuşlardır (Müslim, Tahare, 31; Ebu Davud, Tahare, 67; İbn Mace, Tahare, 139).
Suyun abdest organlarının tamamına ulaşabilmesi için varsa parmaktaki yüzüğün oynatılması, el, yüz ve ayakta bulunan ve suyun deriye temasını önleyen maddelerin imkan dahilinde çıkartılması gerekir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 104).
Abdestin yukarıda belirtilen farzlarının yanı sıra besmele ile başlamak, niyet etmek, organları üçer defa yıkamak gibi sünnetleri de vardır. Bu sünnetler, abdestin farzlarını tamamlar ve daha fazla sevap kazanmaya vesile olur. Farzları yapmış olmak, alınan abdest için geçerlidir. Ancak abdest alırken özen göstermemek veya abdestin sünnetlerini kasten terk etmek mekruhtur (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, Riyad, 1423/2003, I, 218-219)