Fıkıh kitaplarımızda bir ölüye cenaze namazı kılınabilmesinin şartları sayılırken birinci olarak müslüman olması zikredilir. Bize göre "amel imandan bir cüz olmadığından." yani ibadet ve hayır adına hiç birşey yapmayan birisi dahi Allah'a ve Rasulüne eksiksiz inanmakla müslüman olacağından, ölünce namazı kılınır ve müslümanca defnedilir. Yeter ki, müslüman olduğu bilinsin.
Bu da üç yolla olur: Müslüman olduğu ya kendisinden duyulmuş olur, ya ebeveyninden biri müslüman olmuş olur, ya da bir müslüman ülkesinde (halkının kahir ekseriyeti müslüman bir ülkede) bulunmuş olur. Bunların hiçbirisi bilinmese ve mükellef yaşa gelmiş bir gence İslam'ın ne olduğu sorulduğuna birşey söyleyemese ve bu durumda ölüverse, namazı kılınmaz. Bu yüzden Ibn Abidîn, Karafi'den naklen, kâfir olarak öldügü bilinen birisi için "mağfiret" duasında bulunmanın küfür olduğunu söyler. Çünkü Allah "bağışlamayacağım" derken, onun hâlâ bağışlama dilemesi, sanki Allah'a "sen iyi yapmıyorsun, gel bu fikrinden vazgeç" demek, dolayısı ile ona eksiklik isnad etmek demektir.